SAFRANBOLU
Safranbolu
Tarihi
Geleneksel Türk toplum yaşantısının bütün özelliklerini günümüze taşıması ve kendini zamana karşı saklamış olması, Safranbolu’yu “Korumanın Başkenti” unvanına kavuşturmuştur. Ülkemizde bulunan yaklaşık 50.000 kadar korunması gerekli kültür ve tabiat varlığının yaklaşık 1500’ü Safranbolu’dadır. Sahip olduğu zengin kültürel mirası kent ölçeğinde korumadaki başarısı Safranbolu’yu “Dünya kenti” yapmış ve Safranbolu, UNESCO tarafından 17 Aralık 1994 yılında “Dünya Miras Listesi” ne alınmıştır.
Safranbolu, antik devirde ‘Paplogonya’ olarak bilinmektedir. Tarihi M.Ö. 3000’li yıllara kadar uzanan bölgede, Safranbolu şehir yerleşiminin kesin tarihi tam olarak bilinmemektedir. Gasgaslar, Hititler, Kimmerler, Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar, Romalılar, Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuştur. Safranbolu, 1196 yılında Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan’ın Oğlu Muhittin Mesut Şah tarafından alınmış ve Türklerin egemenliği altına girmiştir. Safranbolu tarih boyunca çeşitli uygarlıklar arasında el değiştirdiği gibi Türk Beylikleri ve Osmanlılar arasında da el değiştirmiştir. 1423 yılından itibaren de Osmanlıların kesin egemenliğine girmiştir. 17. yy. da Sinop-Gerede-İstanbul ticaret yolu üzerinde önemli bir konaklama ve malların değişim merkezi olan Safranbolu’da, birçok sadrazam ve devlet adamının ikamet ettiği ve Saray’da da Safranboluluların görev aldığı bilinmektedir. Bu durum Safranbolu’nun Osmanlı sarayının arka bahçesi olarak nitelendirilmesini sağlamıştır.
Safranbolu
Evleri
Safranbolu Evleri, yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan Türk kent kültürünün günümüzde yaşamaya devam eden en önemli yapı taşlarıdır. İlçe merkezinde 18. ve 19.yy. ile 20.yy. başlarında yapılmış yaklaşık 2000 geleneksel Türk evi bulunmaktadır. Bu eserlerin 800 kadarı yasal koruma altındadır. Evler Safranbolu ́nun iki ayrı kesiminde gruplanmış durumdadır. Birincisi “Şehir” diye bilinen ve kışlık olarak kullanılan kesim, ikincisi “Bağlar” diye bilinen ve yazlık olarak kullanılan kesim.
Şehir, yönetim merkezinin bulunduğu Kale, alışveriş merkezinin bulunduğu Çarşı, evlerin bulunduğu Akçasu, Gümüş, Musalla, Kale altı ve Tabakhane semtlerinden oluşmaktadır. Bu kesim iklimin olumsuz etkilerine karşı korunmuş, alçak rakımlı iki vadinin içindedir. Burada evler birbirine yakın, sokaklar dardır. Bağlar birkaç yüz metre daha yüksekte, hava akımlarına açık ve daha geniş araziler üzerindedir. Hemen hemen herkesin bir kışlık bir de yazlık evi vardır. Yöre halkı kışın şehirdeki evinde yaşar ve yazın havaların ısınmasıyla Bağlardaki yazlık evine göçer. Ancak “Çarşı” üretim ve ticaret hayatı yazın da aynen sürer.
Tüm evler kendilerine göre daha merkezi konumdaki kamu binalarına, dini yapılara ve anıt eserlere dönüktür. Hangi evden bakılırsa bakılsın manzara kapanmaz. Evlerin yakın plan cepheleri kör, uzak plan cepheleri açık ve birbirlerini izleyecek konumdadır.
Şehrin ortasında bulunan meydana yönelik yollar ve sokaklar tamamen Arnavut kaldırımlıdır. Anıt eserlerin avluları ve meydanlar da Arnavut kaldırımlıdır. Mevcut taş kaplama tarzı rutubeti en aza indiren, sel sularına karşı dayanıklı ve ağaç köklerinin yeterli su almasına uygun yapıdadır.
Safranbolu evinin boyutu ve biçimini belirleyen üç temel unsurdan söz edilebilir: Çok nüfuslu büyük aile yapısı, yağışlı iklim, kültürel ve maddi zenginlik. Bir ailede karı kocanın normal olarak iki ya da üç çocuğu vardır. Erkek evlat evlendirilince ona ayrı bir ev açılmaz, gelin aynı eve getirilir. Amcalar, yengeler, halalar ve torunlarında dahil olduğu aile hep birlikte bir evde yaşarlar. Evin kadınına işlerde yardım etmek amacıyla evlerin çoğunda evlatlık kız bulunur. Evlatlık kız evin kızı gibi görülür.
Safranbolu evleri geleneksel Türk mimarisinin en güzel örneklerindendir. Safranbolu evleri çevreye saygılı olarak tasarlanmıştır. Bir ev diğer evin manzarasını kapatmaz. Yağışların fazlalığı çatıların uzun saçaklı ve mükemmel yapılmalarını zorunlu kılmaktadır. Bazı evlerin kadınlar ve erkekler için 2 ayrı girişi bulunmaktadır.
Evin girişinde zemin kat taş kaplıysa taşlık adını alır. Zemin katlarda ayrıca ahırlar, büyük kazan ocakları ve ambarlar bulunur. İkinci kat diğer katlara göre daha basıktır. Bu katta gerektiğinde yatak odası olarak da kullanılabilen bir mutfak ve odalar bulunur. Mutfak ile selamlık arasında yemek servisinde kullanılan silindirik bir ahşap dönme dolap yer alır. Gündelik yaşam orta katta geçer. Bu katın ısıtılması daha kolay olur. Üçüncü kat Safranbolu evinde mükemmelliğe varılan noktadır. Bu katta tavanlar daha yüksektir. Bu doğrultuda her odada ahşap dolapların (yüklük) içerisinde gusülhaneler bulunur. Ailenin büyükleri bu katta yaşarlar. Odalarda oturma düzeni dahi bir hiyerarşiye bağlanmıştır.
Safranbolu evlerin de her oda bir aile için hazırlanmıştır. Genelde yazlık ve kışlık olmak üzere 2 ye ayrılır. Kışlık evler çarşı bölgesinde denizden yüksekliği 300-320 metre kodlarındadır ve kışın sıcak olması işyerlerine yakın olması sebebiyle yapılmıştır. .Genelde 2 katlıdır girişte hayat bölümü büyük mutfak bahçede girişte kazan ocağı dediğimiz bölüm bulunur üst kata çıktığınızda önce sofa bölümü çıkar ve odalara bu bölüme açılır odalarda gusülhaneler olması sebebiyle kullanışlıdır. ikinci katlarda ise baş oda dediğimiz daha gösterişli tavan süslemeleri bulunan misafirlerin ağırlandığı odalardır. Odalarda ocak başı bulunur bazı evlerde özel odalarda havuz kullanılmıştır yapılan toplantı seslerinin dışarıdan duyulmaması evin ihtiyaçlarını karşılaması ve yangın gibi acil durumlarda bahçe sulamasında kullanılmak için tercih edilmiştir. Haremlik ve selamlık bölümlerinde servis dolabı kullanılmıştır. Böylece kalabalık misafirlerde erkeklerle kadınlar birbirlerini görmeden yemekleri birbirlerine servis edebilmektedirler. Evlerdeki amaç evde yaşayan bütün bireylerin birbirlerinin huzurunu ve saygısını bozmadan yaşayabilmesidir.
Görülmeye
Değer
KENT TARİHİ MÜZESİ
1904-1906 yılları arasında kale olarak adlandırılan tepeye inşa edilen Hükümet Konağı 19 Ocak 1976 yılına kadar hükümet konağı olarak kullanılmış ve bu tarihte çıkan bir yangın sonucunda kullanılamaz hale gelmiştir. 2000 yılında Kültür Bakanlığı tarafından başlatılan restorasyon çalışmalarına başlanmış ve 2006 yılında tamamlanarak, Kent Tarihi Müzesi olarak hizmete açılmıştır.
TARİHİ DEMİRCİLER LONCASI
İzzet Mehmet Paşa Camisi altından geçen Akçasu deresinin iki yakasına kurulan çarşı sıcak, soğuk demircilik el sanatlarının üretildiği yaşayan tek lonca çarşısıdır. Bakırcı ve kalaycı esnafları da bu çarşı içerisinde çalışmaktadır.
TARİHİ YEMENİCİLER ARASTASI
Safranbolu'nun Çarşı kesiminde, Köprülü Cami arkasında, kendine ait bir avlu içinde yer alan ve 48 dükkândan oluşan Yemeniciler Arastası (Çarşısı), ilk kurulduğunda Köprülü Caminin masraflarını karşılamaya yönelik bir vakıf çarşısıdır. Kendine özgü bir mimarisi bulunan çarşıda ayakkabıcılık faaliyetleri uzun yıllar lonca sistemi içerisinde yürütülmüştür.
KRİSTAL TERAS
Safranbolu turizmine katkıda bulunmak amacıyla Tokatlı Kanyonu üzerinde yerden 80 metre yükseklikte ve 11 metre genişliğinde yapılan Kristal Teras (Cam seyir terası), 75 ton ağırlığı taşıyabiliyor. Roketatar mermisiyle dahi kırılmayan cam seyir terası, her biri 750 kilogram taşıyabilecek kapasiteye sahip gözenekler, 3 santimetre kalınlığında 3 parça camdan oluşuyor.
KANYONLAR
Bölgenin jeolojik oluşumu derin ve uzun kanyonlar meydana getirmiştir. Yakın zamanlara kadar bir çekicilik olarak değerlendirilmeyen bu doğal oluşumlar son zamanlarda büyük ilgi görmektedirler. Safranbolu’nun İncekaya köyünde ve tarihi su kemerinin yakınında yer alan İncekaya Kanyonu, devamındaki Tokatlı kanyonu, Safranbolu-Eflani arasındaki Katır Yolu, Düzce Köyündeki Kirpe Kanyonu ve Sakaralan kanyonlardır.
BULAK MENCİLİS MAĞARASI
Dünya Mağaracılık literatürüne giren mağaralardandır. Bulak mağarası ilçe merkezine 8.5 km uzaklıktadır. Aktif ve fosil bölümlerden oluşan mağaraya iki giriş bulunmaktadır. İlk girişi su çıkışının olduğu ağızdan yapılmaktadır. İkinci giriş ise aktif çıkış ağzının arkasında yer alan tepenin solunda fosil ağızdan yapılmaktadır. Bütün kollarıyla 6.5 km uzunluğunda olan mağaranın 380 metresi gezilebilmektedir.
Safran
Bitkisi
Safranbolu’ya ismini veren ve en kalitelisi Safranbolu’ da yetişen safran çiçeği, dünyanın en pahalı baharatı olma unvanını taşıyan endemik bir bitkidir.
Safran bitkisinin ürün olarak kullanılan kısmı yalnızca ortasındaki lifler olduğundan yetiştirilmesi ve bakımı çok emek isteyen bir bitkidir. Bu yüzden altın kadar değerlidir.
1 kilogram kuru safran elde etmek için ortalama 150 bin safran çiçeği gerekmektedir. Kendi ağırlığının yüz bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilme özelliği bulunan safran; ilaç, gıda, kozmetik sanayinde kullanılmaktadır.
Soğanlı bir bitki olan Safran çiçeğinin dikimi Ağustos-Eylül aylarında yapılır.
Kasım sonu Aralık başında açmaya başlayan çiçeğin hasadı hızlı bir şekilde yapılmak durumundadır. Çünkü; gün ağarırken açan çiçekler gün ilerledikçe solmaya başlar ve 1-2 haftalık çok kısa bir dönem içinde çiçeklenir.
Cografi
Özellikler
Safranbolu, Batı Karadeniz Bölgesinin denizden kuş uçumu 65 km. içerisindedir. Yörede Karadeniz İklimi ile İç Anadolu İklimi arasında geçiş özelliği görülür. Şehir merkezi 3 ayrı kanyonun birleştiği ilginç bir jeolojik yapı üzerine kurulmuştur.
Etrafında ise; Bolu, Köroğlu ve Küre Dağlarının uzantısı niteliğindeki dağlar bulunmaktadır. İlçenin yüzölçümü 1013 km2 olup büyük bölümü ormandır.
Karabük iline bağlı Safranbolu, il merkezine yalnızca 8 km. uzaklıktadır. İlçe; Karabük (Ovacık- Eflani İlçesi), Kastamonu (Araç İlçesi), Bartın (Ulus İlçesi) illeri ile çevrilmiştir. Karabük ve Safranbolu’ya Gerede, Kastamonu, Bartın yolları ile kara ulaşımı sağlanmakta ve Ankara, İstanbul, Zonguldak, Bartın, Kastamonu, Samsun, Trabzon, İzmir vs. illere seferler düzenlenmektedir.
Karabük-Safranbolu arasında ise belediye otobüsleri ve minibüsler çalışmaktadır. Bunun dışında demiryolu ile Karabük il merkezine kadar ulaşım mümkündür.